To All the Boys I’ve Loved Before
Hem adı batasıca hastalık hem canım ülkemdeki belirsizlikler yüzünden önümü göremiyorum. Celil Ediz bir gün okula gidiyorsa burun akıntısından veya temaslı olduğundan günlerce evde kalabiliyor. Markette kasiyerin söylediği tutara inanmayıp “Çifter çifter mi geçtiniz?” dercesine bakıyor ama ses çıkaramıyorum. Bu bilinmezlikle üst üste gelen olaylar sonrası 2021’in son günlerinde kafamı dağıtacak bir seri izledim. İlk bölümünü içerik olarak önceden yazmıştım ama 2 ve 3. bölümünü yazarken onu tekrar ekledim. Karşınızda “Ah canım bu da dert mi?” dedirten ama o günleri özleten romantik komedi serisi: Sevdiğim Tüm Erkeklere 1-2-3
16 yaşındaki Lara Jean, bu yaşına kadar aşık olduğu erkeklere asla göndermediği mektuplar yazmıştır. Bir gün nasıl olduğunu anlamadığı şekilde mektuplar sahiplerine ulaşır, hem de hepsine aynı anda! Artık hem duygularıyla hem de sevdiği erkeklerle yüzleşme zamanı gelmiştir. Devamında ise ciddi bir ilişkiye başladığı sevgilisiyle mutlu mesut yaşarken mektup yazdığı bir diğer kişi ortaya çıkar ve aklı karışır. Son filmdeyse artık üniversitesini seçme zamanı gelen Lara Jean, önceliklerini belirlemek zorundadır: Ailesi mi sevgilisi mi yoksa hayalleri mi?
Filmlerden ayrı ayrı bahsetmeyeceğim. Bana keyif veren kısmı hepsini peş peşe seyretmekti. Gencecik bir kızın kafa karışıklığı, annesiz büyümesi, babasının modernliği, seçim özgürlüğü, arkadaşlıklar, kardeş bağlılığı beni kendine çekti. Sevgiyle ilginin aileden alınabilmesinin lüksünü Lara Jean’de gördüm. Hatalarıyla sevilmek ve kabul edilmek çok önemliymiş. 2. filmde enerji biraz düşse de 3. filmde o kalp atışını hissedip seçimlerine saygı duydum. Hatta Onur’la “Sen olsan hangisini seçerdin?” diye sohbet bile ettik. Abartmadan, duyguları yoğunlaştırmadan mesajını tertemiz veriyor.
Aynı isimli romandan uyarlanan seriyi beklentinizi yüksek tutmadan, iyi hissetmek için izleyebilirsiniz. IMDb 7.1-6.1-6.3, 100’er dk, türü romantik komedi-dram, +13
