Çalışan bir annenin (kadınlık + annelik + ev sorumluluğu haricinde de çalışmak) ahtapot gibi kolları olmalı. Bir kolu hayattalarsa kendi anne babasına, bir kolu evlatlarında, bir kolu eşinde/hayat arkadaşında, bir kolu ev sorumluluklarında, bir kolu da tüm saydığım diğer kolları ihmal etmeye iten işinde olmak zorunda. Bu arada kendi özelini, isteklerini, sosyal çevresini ve hobilerini bu kollara eklemedim; eklese miydim? Peki, hepsini idare edeyim derken tüm kolların birbirine karıştığı oluyor mu? Yalnız değilsiniz! İşte size tertemiz kurgu ve oyunculuklarıyla sade bir Netflix dizisi: The Chair
Prestijli Pembroke Üniversitesi’nin sönmekte olan İngilizce bölümüne Dr. Ji-Yoon Kim başkan olarak atanır. Bu bölüm başına gelen ilk kadın olan Ji-Yoo Kim, tahmininden daha zor bir girdaba girmiştir ve okuldaki bu girdap özel hayatını, kızıyla ilişkisini de çıkmaza sokar.
Toplam 3 saatlik diziyi tek oturuşta keyifle seyrettim. Kurgusu başarılı, senaryo temiz, oyuncular göz doldurucu, diyaloglar keyifli, mekan seçimleri konuya göre harika! Akademi dünyasının tatlı değil de tuzlu ve acı tarafını mizahla bütünleştiren dizide klişe karakterler dahi göze batmıyor. Ana konu akademi dünyasındaki haksızlıklar görünse de annelik, cinsiyet ve ırk ayrımcılığı, koltuk sevdası, sosyal medya bağımlısı gençler, kendini geliştirmeyip yeni nesli sürekli ama sürekli suçlayan yetişkinler, aile bağları, evlat edinme gibi zengin konu birikimine sahip. Ağlatmayan ama duygulandıran derinliklere inmesi de cabası. Bittiğinde tebessüm ettiriyor zira sadeliği, iddiasız görünümü arkasındaki doluluğu, kafa yormayan anlatımı iyi hissettiriyor. Devamı gelir mi henüz bilmiyorum ama gelmese de sezon finali gayet başarılıydı. IMDb 7.3, türü dram komedi, 6 bölüm, 30 dk, +16