Uzun yıllar blog yazarlığı sonrasında 2 yıldır bu hesapta filmlere yoğunlaştım. Bu sürede sayısız hakaretlere maruz kaldım 😌 Zira benden istenen açıkça şu: Ne yazılırsa yazılsın alttan almalıyım, yorumları açık tutuyorsam katlanmalıyım, asla gergin olmamalıyım, her eleştiriye “Eyvallah” demeliyim, herkesin düşüncesine katılmalıyım ✌🏼Özetle kendim olmayayım 👀 Zamanla insan törpüleniyor, silme ve engellemeyi öğreniyor 🙈 Eskisi kadar etkilemese de sorgulamadan edemiyorum: Karşıma çıksa asla söyleyemeyeceği sözleri nasıl böyle kolay yazabiliyor 🤷🏻♀️ Sosyal medyayı, fikirlerimi paylaşmayı seviyorum ve hayatlarındaki mutsuzlukları hesabıma kusarak rahatlayanlara şekerli kahve ikram edemediğim için üzgün değilim 🤭 Peki, sosyal medya sadece nefret sözüyle mi sınırlı? Karşınızda The Hater 📽
Hukuk öğrencisi Tomasz gönlünü Gabi’ye kaptırır. Hem genç kızın hem kendisine burs veren Gabi’nin ailesinin saygısını kazanmak için uğraşır. Bu arada ahlaki açıdan şüpheli ama popüler bir halkla ilişkiler şirketinde çalışmaya başlar. Sosyal medyada kişi karalamanın yollarını çok iyi çözen Tomasz, bu işi saplantılı hale getirir.
Baştan uyarayım, herkese hitap etmeyebilir. Psikolojik gerilimi ve politik yönü hayli fazla. Diğer yandan günümüz sosyal medyasını, “troll” kullanıcının ne olduğunu, sosyal medyanın sadece hesap sahiplerini değil politikayı, eğitimi de nasıl etkilediğini, kitle oluşturmanın kolaylığını çok güzel anlatıyor 👍🏼 Zaman zaman abartıldığı fikrine kapılıyorsunuz ama Facebook’un dünya üzerindeki etkisini düşünürsek imkansız değil 🙄 Polonya yapımı filmin neredeyse distopyaya kayacak kadar karanlık atmosferi sizi rahatsız edebilir 👀
Başrol oyuncusunun yeteneğine hayran kaldım. Sosyopat gençten neredeyse iğreniyorsunuz, empati yapmak çok zorlaşıyor ✌🏼 Sosyal medyayı kötülemek, küçümsemek yerine doğru içerik üretmeye, düzgün okuyup yazmaya, bir haberin doğru olup olmadığını araştırmaya gerek olduğunu vurguluyor. Sabırla izlerseniz mesajı tatmin edecektir. Netflix’te var. IMDb 7.1, 135 dk, türü gerilim-dram, +18