“Beynimizin sadece %10’unu kullanıyormuşuz” bilgisiyle büyürken “Acaba hepsini kullansaydık nasıl olurdu?” diye çokça hayal etmişizdir 💭 Tabi hayaller yaştan yaşa, karakterden karaktere, kadından erkeğe, kültürden kültüre değişir. 10 sene önceki cevaplarımla şimdikileri kıyaslayınca kahkaha atıyorum🙈 Peki, beyni sadece daha fazla para için mi kullanırsınız? Bu sizi tatmin eder mi? Hadi 10 yıl sonra tekrar seyrettiğim Limit Yok ile cevabı görelim 📽
Özel ve iş hayatında başarısızlıkları ipe dizen Eddie, kitabını bitiremeyen bir yazardır. Bir gün yolda eski arkadaşıyla karşılaşır ve onun hediye ettiği hapı kullanır. Bu hap, beyninin tam kapasiteyle çalışmasını sağlar! Yeni hayata başlayacak kadar değişim sergilerken hapın yan etkileri belirginleşir.
Kitap uyarlaması film, beklenenden daha yoğun tempoya sahip🏃🏻♀️Tam bir “kaybeden” olarak nitelendirebileceğim Eddie, hayatını düzene sokarken sizin de üstünüzden yük kalkıyor✌🏼Hepimiz bu gibi temizlikleri, yenilikleri arzu ederiz. Bunun için beynimizin tamamını kullanmamıza da gerek yok ama o “itici güç” hepimize nasip olmuyor 🤷🏻♀️ Değişimin güzelliği, parlaklığı büyülüyor ✨Her güzel şeyde tökezleyen başka taraf bu sefer beyin oluyor 🧠 Kolay yoldan para kazanmanın elbette götürüsü oluyor ve filmin ikinci yarısı soru işaretleriyle doluyor. Ana karakterin modern toplumdaki yalnızlığı, kayboluşu çok güzel betimlenmiş. Teknik açıdan müzik, düzen ile düzensizliğin renk ve ışık kullanımıyla ayrımı, hızlı kamera geçişleriyle gerilim dozajının artması gayet başarılıydı✌🏼Senaryoda tökezlemeler çıtayı düşürse de genel mantığını sevdim. Böyle bir ihtimalde sınırlarınızı nereye kadar zorlayacağınızı düşünüp kendinizle çelişmeniz bile mümkün 🤨 Netflix’te var. IMDb 7.4, 105 dk, türü gerilim-bilimkurgu, +18