Geçen haftalarda futbolda yapılan bariz ırkçılığı hepimiz kınadık, yaklaşıma sinirlendik. Hatta kendimizi tutamayıp konuyla ilgili içeriklerin altına “Bu yapılmamalı, onlar da insan” diye mesajlar attık çünkü bu yorumun bile derin ırkçılığa girdiğinin farkına varamadık 🤦🏻♀️ Sadece ırkçılığa değil, daha geniş kapsamda ayrımcılığa o kadar empoze edilmişiz ki ten rengi, taşıdığı genler ötesinde tuttuğu takımdan mezun olduğu okula, sosyal statüden oturduğu semte kadar ayrımcılığa açık bir dünyanın parçası haline gelmişiz 🤷🏻♀️ Tabi Hollywood en kolay ayrımcılığı, ten rengi üzerinden göstererek alkış topluyor, o ayrı. Senaristinin ailesinde yaşanan hikayeden yola çıkıp Oscar ve Altın Küre ödüllerini toplayan başarılı bir filmle ayrımcılığı tekrar gözden geçirelim mi? Karşınızda Yeşil Rehber 📽
Afro-Amerikalı başarılı piyanist Dr. Don Shirley, 1960lı yılların Amerika’sında ırkçılığın yoğun yaşandığı güney eyaletlerine çıkacağı turne için şoför aramaktadır. Bir süredir işsiz olan orta sınıf İtalyan Tony Lip’le anlaşır. Yaşam tarzı ve hayata bakışıyla taban tabana zıt olan bu ikili, 8 haftalık zorlu bir yolculuğa çıkar.
IMDb en iyi 250 film listesinde yer alan Yeşil Rehber, oldukça klişe konuyu zeki hesaplamalarla seyirciye sunuyor✌🏼Zira sonucunu tahmin ede ede gidişata kaptırıyoruz kendimizi. Konu sadece ten rengi ayrımı gibi algılansa da işin içine sosyo-kültürel farklılıklar giriyor. Bunun için hem orta sınıf İtalyan beyaz hem hayli kültürlü siyahi müzisyenle ciddi harman oluşturuluyor ✅ Dönem filmi olarak sanat tasarımına yoğunlaşılması başarıyı yükseltirken, etkili kadrosu, kulakların pasını silecek müzik çalışmaları ve empati kurulabilecek hikayesiyle takdiri topluyor 👍🏼 Önemli soru ise şu: Film bittiğinde siz de ayrımcılık (sadece ırkçılıktan bahsetmiyorum) yaptığınızı düşünüp yeni bir adım atabiliyor musunuz? Netflix’te var. IMDb 8.2, 130 dk, türü biyografi-dram komedi, +13