Onur’la birbirimize genelde isimlerimizle hitap etmeyiz; daha tatlı kelimeler kullanırız. İsimle hitap etmek kızgınlık göstergesi sayılır 👀 Gene de Onur sevgisini sözlerle, hediyelerle, kutlamalarla çok gösteren biri değildir; hele Celil Ediz doğduktan sonra sayısı epey azaldı 👎🏼 Sevgisini bir bakışında, hareketinde, beklemediğim inceliğinde, özel gün olmadan aldığı hediyede görürüm 👩❤️👨 “Seni seviyorum” demek yerine Celil’e bakıp sinemaya gönderir, en sevdiğim
tatlıyı işten gelirken alır veya ölmeden önce görmek istediğim oyuncunun oyununa bilet alır 😍 Peki, normalde Onur’un romantik olduğunu düşünüyor muyum? ASLA 😳 Ama geçen gün öyle bir film izledim ki Onur’a bakışımı bile değiştirdi 😁 İşte karşınızda imkansız görünen ilişkiden doğan sıcacık bir film: Maudie 📽
Maud Lewis’ın eklem iltihaplanmasıyla ilgili ciddi bir rahatsızlığı vardır. Herkes tarafından dışlanan kadın, bir evde hizmetli olarak çalışmaya başlar ve hem hayalindeki renkleri kağıda döker hem de hayatı değişir.
Kanadalı ressam Maud Lewis’in hayatını anlatan Maudie, tam bir performans filmidir! Sally Hawkins’e mi hayran kalsam Ethan Hawke’ı mı alkışlasam bilemedim 😍 Birbirinden farklı sorunları olan iki insanın bir çatıda sıkışıp kalması ve o evden renklerin fışkırması kalbinizi pamuk gibi yapıyor 🤗 Aslında derin dram ve hüzün içeriyor. Bunu nasıl bu denli içten ekrana aktarmışlar, şaşırmamak imkansız 👏🏻 Oscarlık performansların göz ardı edilmesi filmden sonra tek üzüntüm oldu. Bir kadının hayatı anlatılıyor diye düşünseniz de her iki oyuncu da o kadar karşılıklı ve üstünlük taslamadan sahneleri paylaşıyorlar ki hikayeye sonuna kadar inanıyorsunuz ✌🏼Manzaraya, eve, kasabaya, fırçalara, tablolara her şeye bayıldım! “Abartmadan, sakin ve sade nasıl yaşanır?”ın cevabı tam da burada var! Netflix’te bulabilirsiniz. IMDb 7.6, 115 dakika, türü biyografi-dram-romantik, PG-13