Hayvan sevgisiyle büyütülmeyen biriyim! İster temizlik takıntısı deyin, ister de korku; annemin hayvanlarla arası yoktu. Abimin üniversitedeyken köpekleri olunca ilk duvarı yıksam da mesafeyi azaltamadım. Oğlum yürümeye başladığından beri benim tersime tam bir hayvan sever çıktı. Kedi, köpek, kaplumbağa, kuş ve hatta memlekete gittiğimizde inek ve tavuklarla komik anlar yaşattı. Kendi tecrübemden yola çıkarak onu engellemedim. Sayesinde ben de duvarlarımı yıkmaya ve hayvanlara yaklaşmaya başladım. Ben anne olunca yendim, siz de belki bir filmden etkilenerek adım atarsınız diye düşündüm. İşte karşınızda izlerken 3 kez ağladığım Hachi: Bir Köpeğin Hikayesi!
Profesör Parker Wilson, tren istasyonunda Japon kökenli Akita cinsi minik bir köpekle karşılaşır. Yalnız bırakmaya kıyamaz ve sahibi bulunana kadar eve götürmeye karar verir. Eşinin itirazlarına rağmen köpekle aralarında öyle bir bağ kurulur ki artık işe giderken ve dönerken ona hep can dostu eşlik eder.
IMDb en iyi 250 film listesinde yer alan bu yaşanmış hikaye, tüm kalkanlarınızı indirecek, gözyaşlarınızı akıtacak kadar masum ve sevgi doludur. Hachi’nin bir insandan daha sadık, daha içten ve koşulsuz sevgiyle bağlanışı yüreğinizi alt üst edebilir. Köpeğin gözünden de izlemeniz onu daha iyi anlamanızı sağlıyor. Oyuncuların ve senaryonun elbette filme katkısı çok ama yönetmenin tüm o duyguyu bize aktarabilmesi, yaşananlara inandırması gerçek bir başarının sonucudur. Ailecek izlenebilecek, çocuklara hayvan sevgisini aşılayacak çok etkileyici bir film. Sonrasında gerçek öyküyü araştıracağınıza eminim! Çocuklarla izlerken dikkat etmek lazım, ertesi gün evinizi minik dostlara açabilirler! IMDb 8.1, 93 dakika, dram-aile