Zorlamayı seviyoruz; istiyoruz ki o da bizim gibi olsun, düşünsün, davransın, hissetsin! Yok ahali, olmuyor 🤷🏻♀️ Hele ki karşınızdakiyle gönül bağınız varsa (anne, eş, evlat) onu olduğu gibi kabul etmek lazım ✌🏼Bırakın başka pencereden kafasını çıkarsın, hayatını kendi doğrusuyla yaşasın. Bu çatışmayı evliliklerimizde de yaşıyoruz, çocuk yetiştirirken de anne babayla ilişkilerimizde de 🙄 Sorumlulukları paylaşabildikten sonra (paylaşılamaması ayrı bir film konusu!) çerçeveyi genişletmemiz hem bize hem ona nefes aldırır 💨 Eğer derdiniz Aşkın 500 Günü gibi bir film çekmek değilse, karşınızdakinin gerçekten ne söylediğine ve düşündüğüne kulak verin 📽
Tom, Summer’ı gördüğü ilk gün aşık olur! Ruh eşini bulduğuna inanan Tom’un aksine, Summer aşka ve ilişkilere asla inanmamaktadır ve bunu açıkça söylemiştir. Gene de aralarında aşkla arkadaşlık arası ilişki başlar. Birbirini kovalayan 500 gün içinde eğlenceli ve sıradanlıktan uzak bir hikaye yaşarlar!
Aşkın 500 Günü, başında da bahsedildiği gibi bir aşk hikayesi değil, aşk hakkında bir hikayedir 👍🏼 Zira ortada aşık adam ve aşka inanmayan kadın var! Kronolojiyi alt üst eden anlatımı ezber bozduruyor 🙃 Film boyunca kadına kızmak için onlarca sebep sıralayabilirsiniz. Hatta ilk izlediğimde ben de Summer’a çok kızmıştım. Yıllar sonra tekrar izlediğimde (evli+çocuklu+yaş almış Fatma olarak) ise kadının, derdini en başta açıkça söylediğini görüp adamın tüm mesajları kendi kafasında şekillendirdiğini anladım 🧐 Genelde bu hep kadınlar için geçerliydi; filmi çekici kılan da rollerin değişmesi belki de 👍🏼 Modern zaman aşk tanımlamasından öte kendini bilen ve beklentisini gösteren insanları suçlamamayı öğrenmemiz gerekli. Kulakların pasını silecek müzikleri, göz boyamayan ferah renk seçimleri, rahatlatıcı ve doğal mekan tercihleriyle duygu yükü yoğunluğu yaratmayan bu filmle eş, çocuk, anne baba ve hatta patronunuzla bile ilişkinizi sınamanız mümkün. Verdiği mesaj çok net; almasını bilene 🙈 IMDb 7.7, 95 dakika, türü romantik komedi – dram komedi