Şu günlerde evden çıkmamak hayli geriyor. Normalde evden zaten çıkmayan, çocuklarını büyütürken eve çakılı annelerin sayısı zaten fazladır. Ama evden çıkmamakla “istediğin zaman evden çıkma ihtimaline sahip olmak” çok farklı. Mevcut durumumuz 4 duvar arasında olmaktan öte, sağlık endişesi, gelecek korkusu, ekonomik zorluklarla da bağlantılı. Peki, bunları bir kenara bırakıp bir de şöyle düşünün: Evimiz, ailemiz bize aitlik hissi yaratıyor. Bir yere/kişiye bağlı kalma, umursanma, sevme ve sevilme, kaybetme korkusu yaşamamıza sebep olacak insanların varlığı bize bir amaç veriyor. Bireyselliğin öne çıktığı son yıllarda, evden çıkamayarak neyin önemli olup olmadığını da sorgulamaya başladık. Tek başına olmak gerçek isteğimiz mi? Bireysellik eşittir özgürlük diyebiliyor muyuz? Bu soruları bol Oscar ve Altın Küre adaylı bir filmle düşünmeye var mısınız? Hem de George Clooney ile: Aklı Havada!
Amerika’yı bir uçtan diğer uca sürekli gezen Ryan’ın mesleği hayli ilginçtir: Çalışanlarını kovmaya cesareti olmayan işverenler yerine insanları kovmak! Elindeki ufacık valize tüm hayatını sığdıran Ryan, hiç kimseye ve hiçbir yere bağlı değildir; hava dışında! Onun evi uçaklar, oteller, mini barlardır. Lakin hem tanıştığı yeni biri hem de işinin teknolojiyle yenilenme ihtimali ona bu hayatın doğruluğunu düşündürmeye başlar.
Kitap uyarlaması filmde birbirinden başarılı oyuncular, tertemiz senaryo, etkili bir kurgu var. Derdini çok net aktarıyor, dolandırmıyor. Zaman zaman yaptığı ters köşeler adrenalini yükseltiyor. Komedi türüne geçiş yapan kaliteli diyalogları, insan ilişkilerini irdeleyen soruları, işten çıkarılan insanların farklı farklı tepkilerinin gerçekçiliği, sonunun güzel bağlanması filmin artı taraflarıdır. Ne kadar başarılı, profesyonel olsanız da yalnızlık belli bir dönemden sonra yorucu gelebiliyor; tıpkı şu an tüm dünyanın yaşadığı gibi! Netflix’te var. IMDb 7.4, 109 dakika, türü dram-dram komedi