Bizim evde film-dizi beğeni türleri farklıdır: Ben korku gerilim severim, Onur fantastik-bilimkurgu hayranıdır. Filmlerde ortak noktayı yakalamak daha kolay olsa da beraber dizi izlemek için birinin özveride bulunması gerekiyor! The Walking Dead, Dark, Stranger Things ortaklaşa izlediğimiz diziler. Sanırım özveride bulunan tarafı fark ettiniz 😀 Sıradaki dizimiz ise The Witcher oldu!
Yüzyılı aşkın süredir beraber yaşayan insanlar, elfler ve cüceler arasındaki barış biter ve yeni ırklar arası savaş başlar. Canavar avcısı Geralt of Rivia yani the Witcher, vaat edilen çocuğun doğumunu beklerken bu çocuğun tüm dengeyi değiştireceği henüz bilinmemektedir.
Roman serisinden uyarlanan, video oyunlarıyla büyük hayran kitlesine sahip eser, Netflix’in hayli büyük bütçeli dizisi olarak kısa sürede nam saldı. Kitaplarına tamamen yabancı olarak izledim. 8 bölümlük ilk sezonda ilk 3 bölüm zaten konuyu, karakterleri, fantastik dünyayı anlamakla geçiyor. Eğer türe aşina değilseniz sabırlı olmakta fayda var. Zira 3. bölüm itibariyle öyle bir atmosfere girip kendine çekiyor ki sezon sonuna doğru bitmesini hiç istemedik.
Farklı bir dünya, karakterler, hayat görüşü, inanış var. Atmosferi karanlık, duygu ve düşünceler karanlık, kötülük ve güvensizlik ön planda! Bu hem görüntüye hem diyaloglara yansıyor. Ama içinizi karalar bağlamıyor. En önemlisi zaman kavramı yok. Zaten asıl sorun da alınan keyif de oradan çıkıyor. Kim hangi zamanda yaşıyor, bağlantı nereden kurulacak, hangisi geçmiş hangisi şimdiki zaman diye diye ilk sezon bitiyor. Kafa kurcalayıp gizemi öne çıkarması hem diziye bağlıyor hem de farklı şeylere odaklanmanızı sağlıyor. Sırf Onur’la izlemek için başlamışken etkileyici kurgusuyla tahminimden daha çok beğendim. Tabi başka dizilerle kıyaslamak için 1-2 sezon daha gerekiyor yoksa tek sezonla henüz hikayesi netleşmemişken en iyiler kategorisine sokmak zor. IMDb 8.5, türü fantastik-gizem-savaş-macera-aksiyon. Lütfen çocuklarla izlemeyin!