Ulusal kanal dizilerinin süresi, reklam uzunluğu ve birbirinin aynı senaryoları seyirci olarak beni uzun süredir bezdirdi. En son soluksuz izlediğim İstanbullu Gelin de bitince televizyon ekranına bağlayacak bir proje henüz çıkmadı. Bu nedenle internet dizilerine odaklanmak hem zaman hem kalite açısından daha elverişli hale geldi! Türkiye’nin ilk internet dizisi olan Masum aslında bize çok büyük kapılar açtı, kıymetini yeni fark ediyoruz! İşte karşınızda bir araya gelmesi zor kadrosuyla Masum!
Tarık, bir kazada abisini ve eşini kaybedince aklı başından gider. Artık bir sahil kasabasında yaşayan anne babasının yanında sakin bir hayat yaşar. Komiser Yusuf’un aynı kasabaya tatile gelmesiyle bu sakin hayata bir anda yıldırım düşer ve ailenin gerçek dramı ortaya çıkar!
BluTV (ve artık Netflix’te de var) projesi Masum, başta oyuncu kadrosuyla sonra karakter detaylandırmasıyla göz dolduran, müzik çalışmalarıyla da tek bir sahneyi boş geçemeyen, karanlık sahnelerde bile türüne göre görsel kaliteyi sonuna kadar kullanan etkili bir 8 bölümlük mini dizidir. Tiyatro oyunundan uyarlama senaryoda zaman zaman kopukluklar yaşanıyor, evet ama yarattığı genel gizem ve psikolojik gerilim sizi ekran başından kaldırmıyor. Konunun sıradan görünümü altında iç içe geçen yan hikayeler geçmişe dönüşlerle (flashback) harika bir atmosfer yaratıyor. Ekranda hep belli bir zamanın olduğunu hissetmeye meyillensek de dizinin zamansız oluşu beni daha mutlu etti. Zira tek derdim sadece hikayeyi çözmekti. Aradan ne kadar zaman geçti geçmedi, bir süre sonra anlamsızlaşıyor zaten. Haluk Bilginer’le ilgili sözlerin yetersiz kaldığı noktadayken ikinci favorim Okan Yalabık’ın o boş ve görmemiş gibi bakışlarıydı! O kadar gerçekçiydi ki hüznünü içimde yaşadım. Bölümler uzun gibi görünse de her bittiğinde “Haydaaa” diye şaşırdım. IMDb 8.6, 1’er saat, türü gizem-suç-dram-psikolojik gerilim
