Sinema tutkum ve istikrarım hep sorgulandı. “Nasıl bu kadar film izliyorsun? Çok izleyince kafan karışmıyor mu? Uykun gelmiyor mu? Tek başına izlerken sıkılmıyor musun?” sorularını sabırla yıllardır yanıtlıyorum. Ataerkil ailede büyümenin yarattığı kısıtlı sosyalleşme imkanı nedeniyle izlemeye ve okumaya çok zaman ayırdım. Filmi sadece izlemekle kalmayıp çok dersler çıkardım, bakış açımı geliştirdim, yeni fikirler edindim. Bir sahnedeki masanın üstündeki süslerin renk uyumundan tutun da karakterlerin diyalogu nasıl monoloğa çevirebileceğini de öğrendim, hayallerden vazgeçmemek için nasıl direnmeyi de gördüm, yaşadığım sorunlarda yalnız olmadığımı ve alternatif çözümleri de özümsedim. Yani benim için amaç 2 saat vakit öldürmekten çok daha ötededir. Geçen hafta benimle aynı kafada olan bir karakterle karşılaştım: Drishyam!
Hindistan’da kablolu tv ağı sahibi olan Georgekutty, ailesiyle mutlu bir hayat sürer. Kızı Anju’nun çıktığı okul gezisinde bir genç, kızın mahrem görüntülerini çekerek şantaja başlar. Anju ve annesi bu şantajdan kurtulmak isterken dönüşü olmayan bir yola girerler. Geriye ise ailesini korumak zorunda olan babanın mücadelesi kalır.
Hint filmi deyince akla gelen romantik komediler ve Aamir Khaan filmlerine alternatif ararken önce Khaani’ye sonra bu filme denk geldim. Gerilim ve gizem türlerinde iyi projeleri izlemek sevindiriyor. Evet, yaklaşık 3 saatte gene şarkılar, uzayan sahneler var ve hatta süreyi yarıya indirecek senaryo var ama zaten Hint filmi izliyorsanız bunu baştan kabullenmeniz gerekiyor. Baba karakterin filmlere olan düşkünlüğü ve izlediklerinden yola çıkarak hayatını kurtarmaya çalışması gizem dolu hikayede eğlendiriyor. Oyuncuların başarısı, süresine rağmen tempoyu ayakta tutma çabası ve aileye verilen değeri sıkça göstermesi filmin artı yönleridir. Arka fonda gerilim müziğini sevmesem de göz ardı edebildim. Benim izlediğim 2015 versiyonu, 2013 de mevcutmuş. Netflix’te var. IMDb 8.2, 163 dakika, türü gizem-dram-suç