2020’ye güzel dileklerle, niyetlerle başlasak da henüz Ocak bitmeden başımıza gelmeyen şey kalmadı: Depremler, savaş, salgın aldı başını gidiyor. Tek isteğimiz sağlıklı ve huzurlu olmak ama ulaşmak kolay değil. Hele Çin’de ortaya çıkan Corona (Wuhan) virüsüyle diken üstündeyiz. Ne yapmalıyız, nasıl korunmalıyız bilmiyoruz. İnternette kirli bilgi paylaşımı var, doğrusuna hala ulaşamıyoruz. Ulaşsak ne olacak o da muamma. Evden mi çıkmayacağız, toplu taşımalara mı binmeyeceğiz, işe-okula mı gitmeyeceğiz? Peki işin trajikomik olayı ne? Bundan 9 sene önce bugünün filminin yapılması ve hemen herkesin bu filmi konuşması! Korkutucu gelecek ihtimali için hadi Salgın’a bakalım.
Hava yoluyla insanlara geçip birkaç gün içinde öldüren ölümcül bir virüs salgını hızlıca yayılmaya başlamıştır. Dünyanın birçok ülkesinden gelen uzmanlar bu salgına çare bulmaya çalışırlar. Lakin virüs kadar hızla yayılan panik durumunu da kontrol altında tutmak kolay olmayacaktır.
9 sene önce filmin türü bilimkurgu ve dram olarak yayınlansa da sanırım şu an sadece dram kategorisine girer. Zira artık yaşıyoruz! İşin kötü yanı virüsün yayılma sebebi büyük ihtimalle filmdekiyle aynı sebep. Kolay kolay bir araya gelemeyecek inanılmaz oyuncu kadrosunda başrol yok, herkes kısa kısa görevini yapıp seyirciyi konuya odaklıyor. İzlerken hem tehlikenin farkında olacak, hem gerilecek hem de gelecek için kaygı duyacaksınız. İzlemenin faydası var mı? Virüslerin ne kadar basit yollarla bulaştığını ve paniğin nelere yol açtığını görmek mümkün. Sinematografisi benim için yeterli kalitede olmasa da, karanlık kamerası içimi kıysa da konudan sapmayan başarılı kurgusu ve yarattığı gerilimle yıllar sonra tekrar izlediğimde içim ürperdi. Sahi, biz nasıl korunacağız? Filmin kodu PG-13 ama şu an çocukları bu filmle ürkütmek pek doğru gelmiyor. IMDb 6.6, 106 dakika, türü bilimkurgu-dram