99 Marmara depreminde her yaz olduğu gibi Çorum’daydık. İstanbul’da hissedilen diğer tüm depremleri yaşasak da o yıkıcı büyüklüğü görmedik. Gençken insanın gözü kara oluyor; anneliği tadınca ve kendinden önce başkasını düşünmeye başlayınca planlar, ihtimaller peşini bırakmıyor. Bu hafta tedbirleri tekrar tekrar hatırlatacak deprem haftasındayız! Hatırlanacak bir şey de yok, ülke hep sallanıyor. Tek başımıza elbette yetmez ama en azından evde-arabada deprem çantaları hazırladık, buluşma noktalarımızı belirledik, aplikasyonları yükledik, telefonun her daim şarjlı olmasını belleğe kazıdık. Peki, ya ben evin dışında, Onur işte, Celil Ediz okulda olursa ne yapacağız? Veya üçümüz de yan yana olup daha beterini yani birbirimize yardım edemeyecek duruma düşersek ne olacak? Düşünmesi bile sabah 5lere kadar ayakta tutarken bir de bunun filmini çekmişler; hem de gerçek bir deprem! Çin yapımı Artı Şok!
1976’da Çin’in Tangshan şehrinde yaşanan depremde 240.000 kişi ölür! Enkaz altında kalan ikiz çocuklarından sadece birini kurtarabileceğini öğrenen bir anne, hayatının seçimiyle tam 32 yıl savaşır!
En baştan uyarayım, ilk yarım saat bittiğinde filmi durdurup ağlayabilirsiniz. Öylesine derin ve hüzünlü ki kısa bir mola vermek zorunda kaldım, hem de gözyaşlarımla! Annelik içgüdüsüyle filmin kalanına kalbinizde yumruyla devam ediyorsunuz. Sonrasındaki dram gayet sade ama etkileyici işleniyor. Kültürel farklılıkları gözlemlerken aile kavramının kutsallığının evrenselliği hem şaşırtıyor hem de üzüyor. Aile içi ilişkileri çok güzel irdeliyor; herkes kendi açısından bakıyor ve bunu da bir felaketle paralel işliyor. İzlerken aklıma hep daha önce paylaştığım “Sophie’nin Seçimi” geldi. Şu tercih meselesi ne büyük sınavmış meğerse! Hazmetmesi çok zor, felaket sahnelerini aksiyondan öte dramatik açıdan ele aldıklarını düşünerek izleyin. Dayanabilme gücünüz varsa kaçırmayın. Kendimi o anne yerine kısa süre koydum ve aklımı yitirecek gibi oldum! IMDb 7.6, 135 dakika, türü dram-tarihi-felaket